Bakan Eroğlu Rize'de: Derelerimiz İşgal Altında

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, "Mutlaka derelerin şehrin gerdanlığı gibi olmasını istiyorum. Köprüler göze çirkin görünüyor. Artık bunları estetik, göze hoş gelen köprüler inşa etmemiz gerekir." dedi.

Bakan Eroğlu Rize'de: Derelerimiz İşgal Altında
25 Kasım 2016 - 18:03

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 4.’sü Rize’de düzenlenen Ulusal Taşkın Sempozyumu bugün sona erdi. Bakan Eroğlu, “Sel ve heyelanların önlenmesi için önceden harcanacak para, felaket sonrası harcanacak paradan çok daha düşük” dedi.

Bakan Eroğlu, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 4. Ulusal Taşkın Koruma Sempozyumu'nun kapanış töreninde yaptığı konuşmada, son zamanlarda iklim değişikliğinin etkisiyle yağış rejiminde önemli değişiklikler olduğunu belirterek bir yılda gerçekleşmesi gereken yağışın 24 saatte 3’te birinin yağdığını gördüklerini vurguladı. Rize’de bir gecedeki yağışın Konya'da belli bölgelerde bir yılda düştüğünü ifade eden Bakan Eroğlu,  “Son zamanlarda iklim değişikliğinin getirdiği meselelerde var. Yağış rejiminde önemli değişiklikler var. Bir yılda yağması gereken yağmurun bazen 24 saatte yağdığını görüyoruz. Rize’de bir bölgede 250 kilometrekareye yağış düştü. Bu yağış Konya’ya bir yılda düşüyor. Bu konuda çok ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu konuda ben Başbakan Yardımcımız Veysi Kaynak beyfendiye gönülden teşekkür ediyorum. Kendisi ‘Bunları bölük pörçük yapmayalım, alınacak tedbirleri topluca yapalım, bir koordinasyon yapalım’ dedi. Burada sadece biz değil AFAD başta olmak üzere tüm kurumlar ve birimleri, bir eylem planı yapılması, sadece dere değil havza esasında çalışma yapılmasını teklif etti. Gerçekten yapılması gereken de buydu” şeklinde konuştu.4.-ulusal-taskin-sempozyumu-rizede-duzenlendi-(4).jpg

Derelerdeki taşkınlara bakılınca sebeplerinin belli olduğunu kaydeden Eroğlu, "Aşırı ve anlık yağışlar. Meteoroloji ne yapabilir? Küçük havzaları anlık yağışları dikkate alarak erken uyarı yapabilir. Risk altında olan yerler belirtilebilir." diye konuştu.

Derelerin işgal edildiğine dikkat çeken Eroğlu, "Derelerde yapılan yanlış imalatlar. Uygun olmayan, köprüler, menfezler hatta ve yollar. Bunlar bir vaka. Ayrıca derelerden kaçak kum çakıl alınması. Özellikle derelerde çöplerin, hafriyat ve toprakların derelere doldurulması büyük felaketlere sebep oluyor." ifadesini kullandı.

Samsun’da geçmişte Yılanlı Vadisi'nde çöp dağları oluştuğunu bunu belediye başkanı ile paylaştığını kaydeden Eroğlu, yaptıkları baraj sayesinde ardından yağan yağmur ile büyük bir felaketin önüne geçtiklerini bildirdi.

Yanlış yapılaşma ve imalatlarla çoğu kez derelerin işgal edildiğine dikkat çeken Bakan Eroğlu, şunları söyledi:"Dere eninde sonunda yatağını bulur. Yatağı neyse işgal edilen yatağı geri alır. Biz derelerde ıslah yaparken beş yüz, bin yıllık debiyi dikkate alarak bir hesap yapıyoruz. Vatandaşlar bunu yanlış anlıyor. Vatandaş İstanbul'da dereleri işgal etmiş. Küçükköy ve Alibey deresinde taşkın olunca 'Devlet nerede? Belediye nerede?' diye bağırıyor. Biz dereleri ıslah edeceğimizi ve beş yüz yıllık debiye göre hesap yaptığımız söyleyince vatandaş ne desin bana. 'Biz beş yüz yıl yaşayacak mıyız' diyor. Derenin ne zaman geleceği belli olmaz. Belki elli, belki yüz sene sonra gelecek diyerek dereyi ıslah ettik." veysel-eroglu-(1).jpg

Dere ıslahı yapılmadığı takdirde, toprakların su altında kalarak ekilemediğini kaydeden Eroğlu, "Zirai ürün kaybına yol açıyor. Şu ana kadar 4,5 milyon dekar araziyi taşkınlardan koruduk ve çalışma yaptık. Özellikle şunu vurgulamak istiyorum. 2003 yılında DSİ Müdürü olduğumda para yoktu, büyük borçlar vardı. Bizim üç E prensibimiz vardı. Ekonomik, emniyetli ve estetik olsun diyorduk. Geçmişte ekonomiye önem veriyorduk şimdi dere ıslahlarında estetiği ön plana alıyoruz." diye konuştu.

-"Bütün dereler şehirlerin gerdanlığı gibi olması lazım"

Dereleri son derece zarif ve estetik olacak şekilde planlamaya gayret ettiklerine işaret eden Eroğlu, "Bütün dereler şehirlerin gerdanlığı gibi olması lazım. Arkadaşlara şu talimatı veriyorum. Kesinlikle dereler zarif, estetik olacak. Uydurma borularla değil gerekirse ferforje korkuluklar yaparak, çok daha zarif, vatandaş hayranlıkla seyredecek." dedi.

 "Ucuz etin yahnisi kara olur" atasözünü hatırlatan Eroğlu, şöyle devam etti: "Ucuz derenin görüntüsü berbat olur. Mutlaka derelerin şehrin gerdanlığı gibi olmasını istiyorum. Köprüler göze çirkin görünüyor. Artık bunları estetik, göze hoş gelen köprüler inşa etmemiz gerekir. Esnekliğe zarafete çok önem vereceğiz. Derelerde yapılan büyük yanlışlıklar var. Taşkın olunca mansaba bakıyoruz. Rize'de Taşlıdere vardır. Heyelan olunca taşlar inerken millet gürültüsünden korkar. Mansaba yakın bölümlerde taşlar dozerle kenarlara alınmış. Alt havzada çalışma yapılmış. Üst havzaya menbaya kimsenin çıkmadığını hayretle gördük. Membaya en uca çıktığımızda bir vatandaş orada herkese mühendislik dersi verdi. Üst havzayı gösterdi. 'Balık baştan tutulur' dedi. Çünkü kişi burada yaşıyor. Artık ıslaha mansaptan değil, membadan bakacağız. Yukarı Havza Islah Planı başlattık. Sellerin oluşmasında yağan yağmurda yukarı havza tutulamazsa aşağı havzada sel haline gelir. Yağan yağışın akışını azaltmamız lazım. Yukarı havzada teraslama, ağaçlandırma ile akış kat sayısını azaltmamız lazım. Akış süresini uzatmamız lazım. Yukarı havzada tedbir almak tek çaredir. DSİ mansapta dere ıslahına başlamayacak."

Yukarı havza sel kontrol tedbirlerinin başarılı bir şekilde uygulandığını vurgulayan Eroğlu, "Doğubayazıt’ta havzanın bir bölgesinde yukarı havza tedbirleri alınca taşkın vuku bulmadı. Yakında bir köyde izin alamadığımız için tedbir alamadığımız için taşkın oldu. Sonuçta zararın ortaya çıkmasının ardından vatandaşın tedbir istemesi ile tedbir aldık. Geçmişte akış katsayısı yüzde 70 seviyelerindeyken yukarı havza tedbirleri ile yüzde 20 seviyelerine düştüğünü gördük." dedi.

Bütün kurumların dikkate alındığı ve ortak pilot havzaların seçildiği bir Taşkın Rusubat Eylem Planı hazırladıklarını bildiren Eroğlu, "Kim neyi ne zaman yapacak? Bütün kurumlar ne yapacağını belirleyerek bunun takipçisi de başbakan yardımcımız ile bizzat biz olacağız. Takvimi yapılmayan, takibi yapılmayan iş sonuçlanmıyor. Bütün kurumlar neyi, ne ne zaman yapacak? Bunu belirleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

A.N

YORUMLAR

  • 0 Yorum