Geziciler iktidar oldu diyelim


HADİ GEZİCİLERE İKTİDAR NASİP OLDU DİYELİM!

“AK Parti gitsin de ne olursa olsun” diyenler…

Bunlarla ilgili defaatle yazı yazdım, yine yazıyorum ve yazacağım.

Birileri “uslanacak, hidayete erecek, doğruyu bulacak” diye yazmıyorum. Herkesin doğruları kendinedir. Biz, duygudaşlık adına kendimiz gibi düşünenlere yazıyoruz. Bizim gibi düşünmeyenlerde olabilir. Farklı düşünenlerin dimağlarında bir şimşek çakar ve bir hisse alırlarsa buna da ne ala deriz…

Evet,” AK Parti gitsin” diyorlar, sonra...

Sonrası Allah kerim…

Allah kerim de keremin ucu da derin, haberleri yok.

İttihat ve Terakki’de aynı tavır takınmıştı. Dış güçlerin desteğiyle Sultan Abdülhamit’i tahtan indirdiler. Sultan Abdülhamit gitti gitmesine de bunlar ülkeyi yönetecek istidada sahip değildi, apışıp kaldılar. Devleti nasıl idare edeceklerini bilmiyorlardı.

Zira bunlar yıkmaya, yakmaya, kırmaya, heder etmeye programlanmıştı. Ülke yıkılsın, kaos ortamı oluşsun ve sonrasında Allah kerim. Öyle olmuyor işte!

İttihatçılar, “ülke yönetmek, devleti ihya etmek” öyle kolay olmadığını görmüşlerdi. Devleti idare etmek devlet yıkmaya benzemediğini anladılar. Anladılar ama iş işten geçmişti. Nihayetinde koca cihan devletinin de sonu geldi.

Peki bundan en çok kim memnun oldu?

Bu Millet mi?

Heyhat…

Yeni Cumhuriyet kuruldu. Bir padişah gitti yerine bin bir padişah türedi. “Milletin hâkimiyeti” diye nara atanlar, darbelere önayak oldu. Ülke bir türlü stabil hale gelemedi. Ne zaman ki ülke istikrara, inkişafa yöneldi, birileri çıkıverdi ve “Cumhuriyetin kazanımları” çerçevesinde korkular üretmeye başladı.

Palavralarınızı sevsinler…

Ama artık millet yutmuyor. Diyarbakır’ın anaları, Türkiye’nin anaları oldu. Bu topraklar, Anadolu artık çocuklarını dağlarda görmek istemiyor, sulh-u sükûn istiyor…

Cumhuriyet tarihinin en büyük “demokratik açılımları” bu hükümet döneminde gerçekleşti. Millet iradesi “cumhurbaşkanını halk belirleyecek” noktasına geldi. Milletin sesi, vicdanı karşılık buldu. Bazı Batlılar “dönüşüm” anlamında Tayyip Erdoğan için “ ikinci Atatürk” nitelemesinde bulundu.

Eyvallah…

Ama “millet iradesi” diye nara atanlar yine sahnede. Şimdi onlar sandık tanımıyor, demokrasiyi tınlamıyor, parklarda bahçelerde molotoflarla bu milletin bağrını yakmaya çalışıyor. Millette sabırla, metanetle olayları seyrediyor. Ama nereye kadar?

Milletin nefretini kazanmak bir yana iflas ettiklerini de göremiyorlar. Görenler yok değil, bazıları istisna…

“AK Parti gitti” diyelim. Yerine kim ülkeyi yönetecek. “Zulüm 1453’te başladı” diyenler mi yönetecek? Öyle ya, Geziciler bu toprakların umudu olmuştu, peeee…

Gezi olayları çıktı çıkalı bu ruh iklimini her tarafa yaymak istediler. Ülke batsa kimin umurunda, “gâvura yaranmak için” bütün canhıraş gayretlerini gösteriyorlar. Yazık, çok yazık!.

AK Parti “ak ile pak” olduğunu iddia etmiyorum ama el insaf!

Mevcutlar içinde bana bir tane alternatif gösterin ve bende ikna olayım!

Yok, yok işte…

Kim istemez “Asr-ı Saadet” gibi bir dönemi…

Kim İstemez Farabi’nin öngördüğü “El- Medinetü’ül Fazıla/Erdemli Şehir” toplum düzenini…

Birileri çıkıp Platon’un “Misal/İdeal Devlet” modelini de isteyebilir…

Her şey istemekle olmuyor işte. Bir istidadın, hazırlığın, projen olacak. Bütün bunların uygulanabilirliği olacak!

Tutturmuşlar “diktatör Tayyip” diye. Hak adına haksızlığa berhudan diyorum ve isyan ediyorum. Meşhur sosyalist Halil Berktay’da isyan edenlerden bir tanesi. Geziciler için “Bunlar devrimci değil, devirimci” diye ezber bozuyor, gerçek solcuların da hissiyatına tercüman oluyor. Bir nevi isyan ediyor.

Bu kadar mı içi boşaltılmış bir ideoloji, bir aksiyon, bir eylem!

Evet, aynen öyle…

Hatırlayalım; Taksim heykeli önünde bilumum cinsi müşkül insanlar, illegal örgütler ve sair milliyet düşmanı guruplar toplanıp arzı endam etmediler mi?

Yine bilumum “ideolog, siyasi parti lideri, yazarçizer” bunlara destek vermedi mi?

Maalesef öyle oldu. Bir gün önce Vandallığa karşı, karşı beyanat verenler, ertesi günü tam tersi yaklaşım sergilediler. Galiba muhalif siyaset, talimatla işletiliyordu!

Bu Millet ne büyük millet ki bu “Gezici” zihniyetine iktidar olmayı nasip etmiyor!

Hadi etti diyelim; o takdirde Ziya Paşa’nın tiryaki sözlerinden bir tanesi aklıma geliyor. Diyor k Ziya Paşai;

Asiyab-ı sengi’yi bir har da olsa döndürür,

Döndürür ama mili kırar, çarka sıçar, harabeye döndürür.

Yani;

Değirmen taşını bir eşek bile döndür. Döndürür ama mili kırar çarka pisler, harabeye döndürür…