RİZE’Lİ TURİZM İŞLETME SAHİPLERİ VE YÖNETİCİLERİ


1984 Yılından günümüze kadar turizm sektörünün içinde olan ve her kademede çalıştıktan sonra bugün genel müdür olarak çalışmalarına devam eden bir turizm sevdalısı olarak, turizm sektöründe yaşadığımız birtakım sorunları sizinle paylaşmak istiyorum.

Bugün Rize bölgesinde yaşanan sorunları tartışmakta ve bu bölgedeki turizm sektörünün sürekliliğini konuşmaktayız. Ben bir turizmci olarak söyleyebilirim ki, bu sorun Türkiye’nin neredeyse her bölgesinde yaşanmaktadır. Sahil otelleri Rize turizminden daha farklı değildir. Sahil otellerinin tek farklı tarafı, kapasitelerinin yüksek olması ve bu vesileyle de yaz sezonunda daha fazla misafir ağırlayabilmesidir.

1984 yılında turizme başladığım günden bu güne kadar birçok hükümet değişti, birçok kriz atlattık, kaç turizm bakanı, başbakan, cumhurbaşkanı değişti. Kaç sezon bitti, kaç sezon başladı… Senelerdir sürdürülebilir turizm için ciddi hiçbir adımın atılmadığını gördüm. 

Ülkemizin, dört mevsimi de ayrı güzellikte olan, dünyadaki sayılı tarihi ve doğal mirasları, medeniyetlere kucak açmış değerleri içinde barındıran, turizmi seven, değer veren çalışanların olduğu, nadir ülkelerden biri olduğunu düşünüyorum. Peki neden hala bu bacasız fabrikalar dediğimiz nimetten tam ve yeterli olarak faydalanamıyoruz? Ben şahsen bunu anlamış değilim…

Sonbaharın güzelliklerini yaşadığımız şu günlerde otellerimiz sezonu kapatma hazırlıkları yapıyor. Acısıyla, tatlısıyla bir sezonun sonuna geldik. Umarım herkes için hayırlı ve bol kazançlı bir sezon geçmiştir. Peki sezon sonu işinden ayrılmak zorunda kalacak olan çalışanların durumu ne olacak?

Turizm okullarından mezun olan gençlerimiz var. Bu gençler stajlarını tamamladıktan sonra tekrar neden turizme dönmüyorlar? Çalışma saatlerinin belirsizliği mi, yetersiz maaşlar mı, eksik yatan sigortalar mı, verilmeyen bayram paraları ve mesailer mi? İşi bilmeyip, sırf tanıdık diye işe alınan ve patron ne derse doğru diyen, personelle iletişim kuramayan yöneticiler mi? Yetersiz konaklama ve lojman hizmetleri, özensiz hazırlanan personel yemekleri, hepsi son derece önemli konular. Fakat bence en önemlisi çalışanların kendilerini güvende hissetmemeleri sorunudur. Neden mı?

Öncelikle yazın çalışılıp, kışın da bu birikimlerin tüketildiği bir meslekte, bu insanlar para biriktirip evlenecek ve yuva kuracaklar. Çocuklar büyüyecek ve ailenin masrafları artık sezonluk bir iş ile karşılanamaz boyutlara ulaşacaktır. Turizm süreklilik kazanmadığı sürece personel sıkıntısı daha da artacak. Çünkü, mantar gibi çoğalan oteller sürekli olarak eleman ihtiyacını arttırıyorlar. Bu otellerin ihtiyacını karşılayacak kalifiye eleman eksikliği var. Sezonun uzamaması halinde bu sorun her zaman devam edecektir. Herkestaşın altına elini sokmalı ve istihdam düzeyini daha yukarılara çıkarma konusunda çaba sarfetmelidir.

Artık işsizkalınan dönemde personellerin sağlık hizmetlerinden faydalanabilmek için kendilerinin prim ödenmesi gerekiyor. Personel zaten işsiz ve bu parayı ödeme imkanı yok. Adı üstünde,bizler sezonluk ve mevsimlik işçileriz.    İkincisi; personelin iş yaşantısı işveren, patron ya da yöneticinin iki dudağının arasında, pamuk ipliğine bağlı bir şekilde sürmektedir. Sözleşme yok!.. Çalışanı güven içinde hissettirecek hiçbir şey yok!.. Sadece karşılıklı verilmiş sözler ve vaatler var. Çalışanlar çok kolay işten çıkartılabiliyorlar. Bu insanlar kendilerini nasıl güvende hissedip, turizme canla başla hizmet verecekler. “Bu sezon burada çalıştım, önümüzdeki sezona Allah kerim.” diyen bir iş anlayışımız oluştu artık.

Bu sonuçlar çalışanın kendini iş yerine ait görmemesine neden oluyor ve çalıştığı kuruma bağlılığını azaltıyor. Staj döneminde bu durumu gören turizm okulu öğrencileri, sektöre daha adım atmadan meslekten soğuyor ve turizmi kafalarında bitiriyorlar.

Bu durumda devlet de, işveren de kendi üzerine düşen görevleri üstlenmelidir. Sezonluk işyerlerinde istihdamı sağlamak için sigorta ve vergilerde iyileştirmeler yapılmalıdır. İşverenin yükü azaltılmalıdır. Sürdürülebilir istihdam sağlanmalıdır. En azından halıhazırda var olan çekirdek kadroda biraz daha artış sağlanmalıdır. Kadrolaşmış şirketler her zaman daha güçlüdür. Personel istihdamına yönelik çalışanlar biran önce desteklenmeli ve bu turizm politikası haline getirilmelidir. Tek çözüm budur.

İşletmeler artık kalifiye eleman bulmak konusunda ciddi problemler yaşamaktadır ve bulduğu ilk elemanları da hemen işe almaktadır. Milyonlarca liralık yatırımlar yapılıp dev tesisler hizmete sunuluyor ama işletmeler çalıştıracak eleman bulamıyorlar.

Antalya’da çalıştığım dönemde 1500 kişilik otelin sadece 500 misafir ağırladığını gördüm. Bunun tek sebebi ise kalifiye eleman olmaması ve genel olarak eleman bulmakta yaşanan birtakım sıkıntılardı.

Her sezon sonu turizm gelirleri ve gelen turist sayısı açıklanıyor.Fakat gelen misafirlere nasıl hizmet sunulduğu,memnuniyetleri, gelen misafirlerin tekrar gelip gelmeyecekleri ve mutlu olup olmadıkları  genelde sorulmuyor.

Turizm sektörümüzdeki gidişat bence hiç de iyi değil. Yeni mezunları ve işsiz kalifiye gençleri turizme kazandırabilirsek, kazanan bizler ve turizm sektörü olacaktır. Bunun tek çaresi istihdamı arttırmak ve turizm sezonunu uzatabilecek yeni çağdaş çözümler üretebilmektir.

KAÇKAR RESORT HOTEL GENEL MÜDÜRÜ
D. DURSUN CANCA