SONRASINDA SİZİ KİM KURTARACAK?


Bir açıklama yaparsınız, altını üstünü doldurursunuz. Yaptığınız açıklama kamuoyunu tatmin eder…

Saadet Partisi’nden bahsediyorum. Neymiş efendim; sandığa gidin ama boş oy kullanın…

Ey sadetliler(beyefendiler)…

Yoksa devletlûlar mı deseydik?

Veya Saadet Partisi’nin yetkin ve etkin insanları…

Siz “boş oy kullanın” diye buyurdunuz ve biz de Saadet Partililer olarak “emrinize amadeyiz” diyeceğiz, öyle mi?

Sanmıyorum…

En yakınlarımdan biliyorum, demeyecekler…

Saadet’tekilerin hepsi  kardeşimdir, büyüğümdür, ağabeyimdir ve saygı duyduğum insanlardır.  Ama hiç kusura bakmasınlar, beni tatmin etmeyecek hiçbir fikre beynimi kiralayacak ta değilim.

Saadet Partisi yetkili kişilerince Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili yaptığı açıklamaları nereye koyacağımı doğrusu kestiremiyorum.  “Siyaset” desem böyle bir siyasi yaklaşım doğru mu?

Bir başka gelenekten gelen biri herhalde şunu söylerdi; olsa olsa bu beyanatları kıskançlıktır, hazımsızlıktır…

Ama kime ve neye?

Övünmen gerekirken kıskançlık, çekememezlik niye?

Sayın Mustafa Kamalak; siz bir Genel Başkan sıfatıyla  çıkıyorsunuz ve “Milli Görüş davası dört başbakan iki cumhurbaşkanı çıkardı” diyorsunuz. Mevcut durumdan övünüyorsunuz…

Siyaseten nimet paylaşımında bulunacaksınız, sahipleneceksiniz, sonra çıkıp “sandıkta boş oy kullanın” diyeceksiniz...

“Bu ne perhiz başkan” demezler mi?

 Sormazlar mı “Hem biz değil miydik Ahmet Necdet Sezer’in sabık cumhurbaşkanlığına destek veren?” diye…

Şimdi soruyorum; A.Necdet Sezer Tayyip Erdoğan’dan daha mı İslamcıydı, daha mı muhafazakâr?

Hiç olmasa “Biz mevcut adayların hiç birisini Milli Görüş çizgisinde görmüyoruz ama kerhen Tayyip Erdoğan’a destek vereceğiz” deseler, bu da yok!

Emin olun böyle söyleseler öpüp başıma kayacağım. Ama böyle bir sözün bile dillerinden sadır olmaması tuhaf.   

Yazık, çok yazık…

Saadet Partisi elbette siyasi bir partidir. Köklü bir geleneğe sahiptir.  Saadet Partisi; sayısal değerlerine bakılmaksızın nitelik yönünden son derece anlamlı bir görüşün siyasal zeminidir. Büyük Birlik Partisi de öyle. Hiç kimse “çizginden taviz ver ve Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı yap” diye bir telkinde bulunmuyor. Sadece “her kesimin desteğine ihtiyacım var” diyor.  

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici CHP’nin adayına destek vereceğini açıklaması da kabili izah değildir!

Bu kadar mı taban ile tavan arasında zıtlık olur!

Bu nasıl bir siyaset ki tabanın sesine kulak vermiyorlar!

Bir zamanlar Hüsamettin Cindoruk’ta öyle yaptıydı ve Demokrat Parti’yi de kendisini de siyasetin çöplüğüne attı.  

Burada ister istemez insan şüphe duyuyor. Acaba Cindoruğu birileri kullandı mı?

Bu siyaset, neye göre programlandıysanız ona göre sonuç alıyorsunuz…

Başarı ise başarı, hezimet ise hezimet…

Siyasi parti iseniz, nerede ve nasıl durduğunuzu halk gözetir ve partiniz ona göre şekil alır. Bu ilmi siyasetin mantığında var…

Siyaset Saadet ve Büyük Birlik Partisi gibi çelişkilerle yapılacaksa hiç kusura bakılmasın mensubu oldukları partinizi de kimse takmaz ve paşa paşalar gibi oyunu da Tayyip Erdoğan’a verir.  Ama sonrası var!

Sonrasında sizi kim kurtaracak, orasını bilemem!

Bizden söylemesi!