ÇATI, ÇATIRDAMASA BARİ!


Tutturdular “çatı adayı” diye!

Bakalım ne olacak…

Efendim “çatı adayı oluşturmak”    biraz çadır kurmaya benzer. Bir yöntem işidir.   Çadır kurma aşaması da bir fen ve hesap işidir.  

Çadırın direği sağlam olmadı mı çadırın çatısı yamalı bohça gibi yere serilir. Demek ki çatı ile çadır arasında bir dayanak varsa, bu dayanak sağlam ve uygun ölçülerdeyse o çadır  ayakta durur. Böylece çatının tabanı da ortaya çıkar. 

 Siyasette de işler biraz çadırdaki tavan ve taban meselesi gibidir. Taban genişledikçe tavana istinat eden direğin boyu da uzar. Yani tabanın genişliği tavanın yüksekliğini belirler. Çadırı ayakta tutan direğin sağlamlığı da çok önemlidir. Her dayanak birbirine uyumlu olmalıdır.

Türk örf ve adetlerinde çadır kurma tekniğinin bir de sanat ve estetik boyutu vardır. Mesela padişah otağı, bu teknik ve estetiğin zirvesidir.   Padişahın otağındaki direk ‘çakma direk’ olmaz. Olursa bir zaman sonra çatı, çadırın direğini kırar ve çadırı harabeye döndürür. Ondan sonrasını siz tahmin edin…

Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı seçimi var.    CHP ve MHP kurmayları “çatı” adayında mutabık kaldılar. Sormadan edemeyeceğim; iyi güzel de siz niçin önce “çatı partisi” oluşturmuyorsunuz?

 Öyle ya, iki parti birleşip “devleti kemale taşıyacak ekmel birini”  cumhurbaşkanlığı makamına getirmek adına ortak hedefte tek parti kurup adını da “çatı partisi” koyabilirdiniz.

Baksanıza; birinin ismi zaten Devlet, diğerinin Kemal, bir de ona adaş bulundu ve oldu Ekmel…

Sorun yok. Çatı tamam. Her şey tıkırında…

Devlet Bey lisanî hal ile diyor ki;  siz ‘Kemal’ ismi sıfatınızla devletin başına 2Ekmel’ yani ‘daha mükemmel’  birini önerdiniz, biz de emir ve tavsiyelerinize amadeyiz…

Aynen öyle oldu. Kemal bey, Devlet’ten aldığı cesaretle kendi ismiyle müsemma bir “adaş” buldu ve çatı adayınız budur dedi, o da eyvallah dedi.

Dinin en mükemmeli ‘Ekmeleddin’ ismini telaffuz etmek zor olmalı ki arkadaşları ona ‘Ekmel’ diyormuş. Hem isabet olmuş. Çünkü CHP denince kendisini “Laik” olarak tanımlayanlar var, onlar bu isimden ürkebilirdi!

Dinin en mükemmeli de neymiş!

Zira “bu ne perhiz” deyip bayrağı çekenler oldu, ürkenler oldu. Kılıçdaroğlu’da ayrılıkçılara verdi veriştirdi. Medyadaki muhalif yazarçizerlerin kalemini  kırıverdi. Doğrusu büyük cesaret! Kılıçdaroğlu, “diktatörlük” eleştirilerinde Tayip Erdoğan’a rahmet okuttu!

Ama endişeye mahal yok. Öyle ismi gibi ürküten korkutan bir kimliğe sahip değil. Hem zaten arkadaşları ona “Ekmel” diyormuş ya!

Yani Ekmel Bey de; “siz nasıl isterseniz ben o şekle girerim, bulunduğum kabın şeklini alırım, sıkıntı olmam” demeye getiriyor, daha ne!

Bir taraftan ‘laiklik’ hassasiyeti diğer taraftan “İslamcılıkla anılan bir kimlikle” çatıyı oluşturma gayretleri…   

Çatı, çatırdamasa bari!

Şimdi çık işin içinden…

Anlaşılan şu ki artık ülke yönetiminin ana damarı İslamcılıktan geçiyormuş!

Bunu CHP bile anladı ya…

Hadi hayırlısı bakalım.