Rize'de 16 Polis Hakim Karşısına Çıktı

Rize’de 16 polis hakkında açılan usulsüz dinleme davasının ilk duruşması yapıldı.


Rize'de 16 Polis Hakim Karşısına Çıktı

Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Rize’de görevli aralarında müdürlerin de bulunduğu 16 polis hakkında açılan usulsüz dinleme davasının ilk duruşması, dün Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın suç mahalli Rize olduğu için Rize’de görülmesine karar verilmişti.

İlk duruşmada aralarında bir polis müdürü, bir emniyet amiri, iki komiser ve polis memurlarının bulunduğu 16 polis, “usulsüz dinleme, örgüt oluşturma, kurma, evrakta sahtecilik ve suç uydurma” suçlaması ile hakim karşısına çıktı.

Duruşmada dönemin Rize Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi Müdürü Mehmet Şevki Meşe, Emniyet Amiri İsmail Alper Gülabioğlu, Komiser Veli Akçay, Komiser Bilal Emre, Polis Memuru İbrahim Tohumcu, Polis Memuru Mesut Yıldız, Polis Memuru Mehmet Ali Albayrak, Polis Memuru İlhami Dağ, Polis Memuru Sinan Karabaş, Polis Memuru Türken Ünüvar, Polis Memuru Ali Burnaz, Polis Memuru Gülbey Kutun, Polis Memuru Mehmet Ali Kavacık, Polis Memuru Şenol Kıroğlu savunma yaptı. Polis Memuru Zekai Genç, Polis Memuru Mehmet Söylen ise mahkemeye yazılı olarak savunmada bulundu.

Usulsüz dinlendikleri gerekçesi ile müşteki olarak duruşmaya Abdulkadir Akbulut, eski BBP Pazar İlçe Başkanı Muhittin Ayrılmaz, eski Rize Belediye Özel Kalem Müdürü Fahrettin Kaya katıldı. Müştekiler arasında yer alan eski MHP İl Başkanı Salih Zeki Mayi ve eski BBP İl Başkanı Nusret Bayrak ise duruşmaya katılmadı.

“YAPILAN ÖNLEME DİNLEMEDİR”

Duruşmada ilk olarak ağır ceza hakimi tarafından sanıklar hakkındaki suçlamalar ve iddianameler okundu. Duruşmada ilk savunmayı dönemin Rize Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi Müdürü Mehmet Şevki Meşe yaptı.

Suçlamaları kabul etmeyen Meşe, yaptıkları tüm dinlemelerin hukuka ve prosedürlere uygun gerçekleştirildiğini belirterek beraatını istedi. Meşe, adli bir dinleme gerçekleştirmediklerini, önleme dinleme gerçekleştirdiklerini öne sürerek, “Yargılamadaki konu edilen dinlemeler adli yargılama gibi anılmaktadır. Ancak yapılan önleme dinlemedir. Önleme dinleme adli dinlemeden farklıdır. Önleme dinlemede suç oluşmadan suçu önlemek için dinleme yapılır. Bizim yaptığımız tüm dinlemeler hakim kararlarına dayanmaktadır. Hakim kararları bizim için yazılı emir niteliğindedir. Hukukilik ve hukuksuzluk hakim tarafından verilen karara göre değerlendirilmelidir. Biz dinleme taleplerini önce İstihbarat Daire Başkanlığı’na bildiririz. Daire Başkanlığı’ndan onay almaksızın işlem yapamayız. Ardından mahkeme kararı beklenir. Bizim yaptığımız tüm işlemler mahkeme kararları ile yapılmıştır. Kararlar talep edilirken mahkeme aldatılmamıştır. Doğru isimler ve doğru telefon numaraları, doğru IMEI numaraları ile taleplerde bulunulmuştur. Söz konusu iddialar üzerine mülkiye müfettişleri İl Emniyet Müdürlüğü’nde gerçekleştirdikleri teftişlerinde ve teftiş sonrası hazırladıkları raporlarında usulsüzlük tespit edemediklerini belirtmiştir. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum” dedi.

Meşe’nin ardından savunma yapan diğer polisler de, aldıkları emirleri kurallar çerçevesinde yerine getirdiklerini söyleyerek beraatlerini talep ettiler.

Sanık Alper Gülabioğlu ise kimseye bir suç isnadında bulunmadıklarını kaydederek, "İstihbarat servisi olarak önleyici hizmet için dinleme yaptık. İddianamede idari dinleme ile ilgili bilgiler var. 127'inci sayfada önleme dinlemeyle adli dinleme karıştırılmış. 13 bin 436 belgenin imhası söyleniyor. Böyle bir veri hazırlanması mümkün değil. En ufak SMS, ses ve noktanın imhası bile belge olarak gösteriliyor. İmha kanuni bir zorunluluktur ve bizim tarafımızdan yok edilemez ancak İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından yapılabilir" ifadelerini kullandı.

Sanıklar dinlemelerden kişisel bir çıkar elde etmediklerini, sahte diye adlandırılan belgelerin devletin arşivinde yer aldığını savundu.

Avukat istemeyen sanık Gülbay Kutun ise dedesi, babası ve ağabeyinin de polis olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Örgüt üyesi olarak ifade edilmem beni derinden yaralamıştır. Kesinlikle kabul etmiyorum. Amirlerimden aldığım emirleri yerine getirdim. Sıralı amirlerim dışında kimseden emir almadım. Üst akıl olarak adlandırılan cemaat yapısı ile hiç bir ilişkim bulunmamaktadır. Yurtlarına, dershanelerine, anılan hiçbir yerlerine gitmedim. Sadece hiyerarşik yapı içerisinde görev yaptım. Böyle bir yapı ile karşılaşsaydım bunun karşısında ilk ben mücadele ederdim." 

Müşteki Abdulkadir Akbulut da adına kayıtlı olmayan bir telefonun adına kayıtlıymış gibi dinlendiğini, konuyla ilgili şikayetçi olduğunu belirtti.

Duruşma, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için 1 Şubat tarihine ertelendi.